Bu Blogda Ara

17 Eylül 2017 Pazar

GOMBRICH'E GÖRE MONA LISA

Leonardo da Vinci, Mona Lisa, 1502, Paris, Louvre

   Sanatın Öyküsü kitabının yazarı olan Gombrich, bahsi geçen kitabında insanlığın varoluşundan bu zamana kadar anlattığı dönemlerden birisinde (Rönesans) ünlü sanatçı Leonardo da Vinci ve onun ünlü eseri Mona Lisa'yı konu almıştır.
   Bu eser Lisa adında Floransalı bir kadının portresidir. Günümüzde bir çok afiş, dergi, kartpostalda görebileceğimiz kadar fazla ünlenmiştir. Bu durum bir sanat yapıtı için pek büyük bir şans değildir.
   Mona Lisa'nın gülümsemesinde bir hüznün saklandığını görür gibiyiz. Her büyük sanat yapıtının bize ilettiği giz dolu bir izlenimdir bu. Ancak Leonardo bu etkiyi nasıl ve hangi araçlarla elde ettiğini çok iyi biliyordu. Bu büyük doğa gözlemcisi insan gözünün düzengesini çok iyi biliyordu.


RESİMDEKİ DETAYLAR

   Bir figür çizgisi çizgisine ayrıntısı ayrıntısına ne denli özenle resmedilmişse, o figürün hareket edip soluk alabileceğini o denli az düşlemliyoruz. Sanki sanatçı onu büyülemiş de, Uyuyan Güzel masalının kahramanları gibi, sonsuz bir devinimsizlik duruşuna tutsak etmiş gibi gelir. Ressamlar bu güçlükten kurtulmak için çeşitli yollar denediler. Fakat sorunun doğru çözümünü yalnız Leonardo buldu. Kenar çizgileri eğer katıca çizilmeyip, biçim sanki gölgede kayboluyormuşçasına biraz belirsiz bırakılırsa, her türlü katılık ve kuruluk izlenimi yok olacaktır.

   İşte Leonardo'nun 'sfumato' (giderek erime) adı verilen ünlü buluşu budur. Leeonardo sfumato yönteminden bilinçle ve geniş çapta yararlanmıştır. Bizim ifade dediğimiz şey portrede özellikle iki noktada, ağzın köşeleriyle gözlerin köşelerinde gizlidir.
   Leonardo'nun, yumuşak  bir loşluğa daldırarak özellikle belirsiz bıraktığı yerler bunlardır işte.
Ayrıca tabloyu dikkatle gözlemlersek, ıkı yarısının birbiriyle simetrik olmadığının farkına varırız. Bu durum, çok belirgin bir biçimde arkadaki düş ve düşlem dolu doğa görünümünde göze çarpıyor. Soldaki ufuk çizgisi sağa göre daha alçaktır. Bu yüzden dikkatimiz, sola odaklanınca, Lisa bize daha yüksek ve dik görünüyor. Yüzü de, duruşun değişmesine göre değişiyor, çünkü yüzde de iki taraf uyum içinde değil.

   Kısacası, adına çok sayıda hikayeler, efsaneler uydurulan Mona Lisa'yı teknik olarak ele aldığımızda her şey açıklanıyor.  

25 Haziran 2017 Pazar

SANAT ALANINDA OKUNMASI GEREKEN KİTAPLAR 2

   Sanat alanında okunması gereken kitaplar serimin ikinci bölümünü derledim. İlk bölümde de bu bölümde de kendi okuduğum, beğendiğim ve faydalı olabileceğini düşündüğüm kitapları yazdım. Bu yazımdaki kitaplar öncekilere göre çok daha uygun fiyatlı ve herkesin okuyup anlayabileceği daha yalın anlatımlara sahipler.
 
1. Balzac- Bilinmeyen Şaheser


  Balzac'ın yazdığı bu kısa eser teorik bir kitap gibi görünse de bir olay örgüsünden oluşuyor. Okurken ister istemez kendinizi de olayın bir parçası gibi hissediyorsunuz. Kitaptaki baş karakter kendi dönemindeki büyük bir resim sanatçısının yanına çırak olarak kabul ettiği tek kişi. Yani o dönemdeki bir usta-çırak ilişkisinden söz edebiliriz burada. 
   Baş karakterimizin zaman geçtikçe kendini geliştirdiğini saray ressamı olmasından anlıyoruz. Ama bu ustalaşma ve fazla mükemmeliyetçilik onu bir çıkmaza sokuyor.


2. Paul Klee - Modern Sanat Üzerine



Bu kitaptan önceki yazımda alıntılar paylaşmıştım. Okurken fazla teorik ve terimsel olacağını bu yüzden de sıkılacağımı düşünmüştüm ama biraz konsantre ile okunduğunda kolay anlaşılır ve etkileyici olduğunu gördüm.
  Kitap Paul Klee'nin bir sergi açılışında verdiği konferanstan derlenmiştir.



3-John Berger-Bento'nun Eskiz Defteri


En sevdiğim yazarı sorsalar kuşkusuz 'John Berger' derim. Gerek anlatım biçimi olsun gerek seçtiği konular olsun bende büyük bir hayranlık uyandırıyor. Bu kitap ise okuduğum ilk kitabı. 
  Ünlü filozof Spinoza yazmayı sevdiği kadar çizmeyi de seven biridir ve yanında hep bir eskiz defteri taşır. Ölümünün ardından tüm notlarına, yazdıklarına ulaşılmış ancak eskiz defteri ortadan kaybolmuştur. John Berger, Spinoza'yı okurken defterin içinde neler olabileceğini hayal etmiş ve olası çizimler yapmıştır. Bu çizimlere de kitapta yer vermiştir.


   


27 Mayıs 2017 Cumartesi

PAUL KLEE - MODERN SANAT ÜZERİNE

Paul Klee "Senecio"

  Bugün Paul Klee'nin bir sergi açılışında verdiği konferans temel alınarak yayımlanan kitabı "Modern Sanat Üzerine"yi bitirdim. Başta fazla terimsel gelse de okudukça yanıldığımı farkettim. Oldukça başarılı ve farklı bir kitap. Özellikle altını çizerek okuduğum bazı yerleri burada da paylaşmak istedim. Bazı alıntılar;

   Ressam olarak sürüklendiğim yöne başkalarını da yönlendirme araçlarını elimde tuttuğumu hissetmeme rağmen, sadece sözcükleri kullanarak aynı güvenilir yol göstericiliği başarabileceğimden korkuyorum.
  ...
   Ancak sözcüklerin tek başlarına size yönelmeyecekleri, belki resimlerimden aldığınız birtakım belirsiz izlenimleri tamamlayıp yoğunlaştıracakları düşüncesiyle kendimi avutuyorum.
  ...
  Zamanın geçişiyle görüntüden silinen her boyuta diyeceğiz ki:Sen şimdi Geçmiş oluyorsun. Fakat olasılıkla daha sonra çok önemli bir anda tekrar yeni bir boyutta karşılaşabiliriz. Ve bir kez daha sen Şimdi olabilirsin.
   ...
   Ve boyutların sayısının artmasıyla birlikte, yapının bütün farklı parçalarının aynı anda görüntülenmesinin giderek güçleştiğini anladığımız zaman büyük bir sabırla çabalarımızı sürdürmemiz gerekiyor.
  ...
   Fakat kendimi belki de öylesine anlaşılır kılacağım ki, sonuçta herhangi bir resimde bu çok sayıdaki boyut ile eş zamanlı bağlantı görüngüsünü rahatça görebilmemiz açısından daha iyi bir konumda olacaksınız.
  ...
   Çünkü biraz hayal gücüyle, karmaşık bir yapıya ait herhangi bir görüntü doğadaki görüntülerle karşılaştırılabilir.
  ...
   Resimlerdeki nesneler bize sakin veya sert, gergin veya dingin, yatıştırıcı veya ürkütücü, kederli veya gülümseyerek bakarlar.
   ...
   Belki de sanatçı gönülsüz bir felsefecidir ve iyimserle birlikte bu dünyayı bütün olası dünyaların en iyisi yada bir model olmayacak kadar kötü kabul etmese de şöyle der:
  "Şu andaki biçimi bakımından bu dünya mümkün olan tek dünya değildir."
  ...
   Kendi yolunu sonuna kadar izlemeyen sanatçı küstahtır. Fakat ilksel gücün tüm evrimi beslediği bu gizli bahçeye girebilen sanatçılar seçilmiş kişileridir.

*Paul Klee'nin "Modern Sanat Üzerine" adlı kitabından alıntıdır.

21 Mayıs 2017 Pazar

LE TABLEAU FİLM ELEŞTİRİSİ


    İsmi Fransızca'da 'Tablo' anlamına gelen Türkçe'ye 'Mutluluğa Boya Beni' şeklinde çevrilen bu animasyon filmin yapım yılı 2011. Aslında çok eski sayılmaz. Ancak bu bilgiyi edinmeden önce nedense filmin çok daha eski bir yapım olduğunu düşünmüştüm. Belki bu düşüncemin sebebi çizimlerdeki sadelik; izlerken insanı sakinleştiren, yormayan basitlik. Hatta bahsettiğim bu sadelik filmdeki bazı figürlerde çok daha fazla. Çünkü onlar, "Yarımlar ve Eskizler" yani ressam tarafından boyaması bitmemiş figürler. Bu, belki ressamın tembelliği belki de tercihi... Tahmin ediyorum ki bu filmi izleyen ressam adayları ve ressamlar artık yarım veya eksik tablo, çizim bırakmayacaklar.
     Filmde yarımlar ve eskizlerin haricinde bir de "Tastamamlar" var ki onlarda boyaması tamamen bitmiş figürler. Ne yazık ki yarımlar ve eskizler, tastamamlar tarafında pek sevilmiyor hatta karanlık ormanda yaşamaya mahkum edilip ışığa ve şatoya gelmeleri yasaklanıyor. Gerek sürekli karanlık ormanda olmaları gerekse yarım olmaları ve bu nedenle dışlanmaları bu figürlerde mutsuzluk ve bunalım hali oluşturuyor. Onlar da tastamamlar gibi şatoda saatlerce eğlenmek, ışığın içinde olmak istiyorlar. Öyle bir an geliyor ki birkaç karakter kabuklarını kırıp büyük bir maceraya atılıyorlar. Amaçları ise, resmi yapan ressamı bulmak ve kendilerini tamamlamasını istemek...
     Konusu bir hayli ilgi çekici olan bu film izlerken bende güzel hisler oluşturdu. Özgünlüğü ise beni ayrıca etkiledi. Son olarak da şunu belirteyim, filmin yönetmenliğini Jean François Laguionie üstleniyor.









10 Mayıs 2017 Çarşamba

EMPRESYONIZM (İZLENİMCİLİK)

  19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmıştır. Bu akımda sanatçı; doğayı veya insanı gerçekçi bir şekilde çizmektense onda oluşturduğu hissi, duyguyu ve düşünceyi resmeder. Soyut tasvirler ve kişisel yorumlar ön plandadır. Sanatçılar, çoğunlukla doğada çalışmayı tercih eder, atölyelerinde ve kapalı ortamlarda pek çalışmazlar. Güneşin doğuşunu, batışını, ışığını, hareketini yakalamak ve bunları resimlerinde izleyicilere hissettirmek isterler.
  Monet'in "İzlenim:Gün Doğumu" adlı ünlü tablosu akımın ismine ilham olmuştur.
 Temsilcileri;
. Claude Monet
. Auguste Renoir
. Van Gogh
. Cezanne
. Camille Pissarro
. Alfred Sisley
. Edouard Manet
. Mary Cassatt
. Georges Seurat
. Paul Gauguin


Monet'in akıma ismini veren tablosu "İzlenim:Gün Doğumu" (1872)




Auguste Renoir "Bal Du Moulin de la Galette" (1876)




Van Gogh "Yıldızlı Gece" (1889)
(Belki de akımın anlaşılabilirliği için en uygun eser)




Alfred Sisley 




Edouard Manet "Şemsiyeli Kadın" (1886)




Mary Cassatt 




Camille Pissarro "Pontoise Bahçesi" (1875)






4 Şubat 2017 Cumartesi

JEANNE D'ARC'IN ÖTEKİ ÖLÜMÜ

 
Not:Görsel, Tiyatro Sitesinden Alıntıdır.
  

   Dün 'Askıda Ne Var' adlı üniversite öğrencilerine ücretsiz yemek, kıyafet, tiyatro ve konser bileti sağlayan sosyal girişim projesi kapsamında kazandığım bilet ile tiyatroya gittim. Oyunun ismi Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü. Daha önce izlemiştim ancak bir tiyatro oyunu defalarca izlenince asıl anlamını buluyor bence. Her izleyişte insana daha farklı şeyler katıyor, daha farklı duygular hissettiriyor. Tiyatroyu bu yüzden seviyorum işte... Sizlere tavsiyem televizyon başında vakit kaybetmek yerine çıkın tiyatroya gidin, yaşadığınızı hissedin. Bana tekrar bu mutluluğu yaşattığı için 'Askıda Ne Var' ekibine sonsuz teşekkürler.

   Jeanne D'arc'ın Öteki Ölümü, Eskişehir Şehir Tiyatroları'nın birbirinden güzel(bunu çok samimi şekilde yazıyorum) ve başarılı oyunlarından birisi. Üç kişi rol alıyor ve tek perde. Toplumsal sistem dahil birçok şeyi sorguluyor ve farkındalık yaratıyor. Bazen güldürürken bazen de hüzünlendiriyor ve sonunda herkes ayakta alkışlıyor.



3 Şubat 2017 Cuma

ÇİZİM YAPARKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?




   Daha iyi çizmek için yapabileceğimiz birkaç küçük ayrıntıyı belirtmek istiyorum.

-Kaleminizin ucu daima açık olsun.Böylece çok daha kaliteli çizgiler çizersiniz.
-Çok yumuşak(6B/7B/8B) kalemleri çok gerekli olmadığı sürece kullanmayın. Tavsiyem H, 2B ve 3B. 
-Eğer bir alanda koyu bir değer elde etmek istiyorsanız kalemi bastırarak bunu yapmak pek tercih edilmez. Koyu değer için kaleminizi bastırmadan o alanda çok oynatmanızı tavsiye ederim.
-Eğer kurşun kalem ile çizim yapıyorsanız ve eliniz kalem lekesi oluyorsa mutlaka elinizin altına bir kağıt yerleştirin. Böylece çizgilerin birbirine karışmasını da önlersiniz.
-Resim kağıdı veya A4 kağıdına çiziyorsanız mutlaka duralit/altlık kullanın.
-Kolunuzu kağıda sabitlemeyin. Çizim yaparken elinizin ve kolunuzun rahat ve serbest olması oldukça önemli.

   Bu yazdıklarımın hepsini uygulamakta zorlanabilirsiniz, çünkü başta bende zorlanmıştım :)
Ama bunlar kaliteli çizim yapmak için kullandığımız(artık alışkanlık haline gelen) önemli dış faktörler. Umarım sizlere de faydası olur.

30 Ocak 2017 Pazartesi

NEDEN ÇOĞUNLUKLA HAYVAN ÇİZİMLERİ YAPIYORUM?

 
1-2 hafta önce yaptığım fil çizimim



   Bu soruyu özellikle şu sıralar çok duyuyorum. Acaba neden çoğunlukla hayvan çizimi yapıyorum? Cevabı basit aslında. Çünkü; hayvanlar tam bir doku zengini. Örneğin; bir filin derisindeki kırışıklıklar, maymunun gözleri, gergedanın boynuzu çok şey öğretiyor bana. Aynı zamanda anatomileri de. Hatta geçtiğimiz yıllarda çoğunlukla çekirge ve arı çizimi yapardım. Kuşkusuz çok şey kattı bana. Ama bazen çizim yapmadığım zamanlarda dahi gözlerimin önünde çekirgelerin uçuştuğunu inkar edemem :) 

   Picasso da yıllarca güvercin ayağı çizimi yaptı. Her ayrıntısını, dokusunu ve anatomisine dair her şeyi inceledi. Peki bunu neden yaptı? Tabi ki kendisini özellikle de gözlem gücünü geliştirebilmek için. Çünkü; o, ayağa her bakışında farklı bir detay, farklı bir doku görüyordu. Ve bıkmadan usanmadan defalarca çiziyordu. Biz çizerler, ressamlar veya ressam adayları her nesneye sanki onu ilk defa görüyormuşçasına ayrıntılı bakmalıyız, incelemeliyiz. İncelemeliyiz ki kendimizi geliştirelim. 

   İşte bu sebeplerden dolayı hayvan anatomisine ve dokusuna önem veriyorum. 


27 Ocak 2017 Cuma

ÜNLÜ RESSAMLARIN ESERLERİ HANGİ MÜZELERDE SERGİLENİYOR?

   1-Sandro Boticelli- Venüs'ün Doğuşu(1486): Paris, Louvre Müzesi






   2-Rembrandt-Gece Devriyesi(1642):Amsterdam, Rijksmuseum






   3-Picasso-Guernica(1937):Madrid,Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Müzesi






   4-Hieronymus Bosch-Dünyevi Zevkler Bahçesi(1504):Madrid,Prado Müzesi






   5-Gustav Klimt-The Kiss(1908):Viyana,Österreichische Galerie Belvedere






   6-Van Gogh-Yıldızlı Gece(1889):New York,Modern Sanatlar Müzesi







   7-Leonardo Da Vinci-Son Akşam Yemeği(1498):Milano, Santa Maria delle Grazie






   8-Jan Van Eyck-Arnolfini'nin Evlenmesi(1434):Londra,National Gallery







   9-Velazquez-Nedimeler(1656):Madrid,Prado Müzesi







   10-Salvador Dali-Belleğin Azmi(1931):New York,Modern Sanatlar Müzesi






   11-Edward Munch-Çığlık(1893):Norveç,Oslo Munch Müzesi







   12-Michelangelo-Adem'in Yaratılışı(1511):Vatikan, Sistine Şapeli







   13-Johannes Vermeer-İnci Küpeli Kız(1665):Amsterdam, Mauritshuis Müzesi







   14-Van Gogh-Patates Yiyenler(1885):Amsterdam, Van Gogh Müzesi







   15-Leonardo Da Vinci-Mona Lisa(1519):Paris, Louvre Müzesi

      






   16-James Abbott Mcneil Whistler-Whistler'in Annesi(1871):Paris,Orsay Müzesi






   17-Frida Kahlo-İki Frida(1939):Meksika, Modern Sanatlar Müzesi










25 Ocak 2017 Çarşamba

VINCENT VAN GOGH-STARRY NIGHT (YILDIZLI GECE)

Van Gogh-Yıldızlı Gece


   Bugün bu resmin bir röprodüksiyonunu yaptım ve birkaç şey yazmak istedim. Van Gogh bu resmi kaldığı bir hastane odasındaki pencereden, Fransa Saint Remy de Provence köyünün gece vakti görünüşünü resmetmiştir. Bazı iddialar Van Gogh'un bu resmi gün boyu hafızasından yaptığı kanaatindedir. Araştırmalara göre resim 1889 yılı Mayıs ayı saat 04:40'daki gökyüzünü betimlemektedir,
  Resmin ön tarafında bulunan servi ağacı Van Gogh tarafından resme derinlik katması amacıyla sonradan eklenmiştir. Resimdeki dağlarda Alpilles dağlarıdır.
   Van Gogh, boyaları karıştırmadan, renkleri karartmadan doğrudan tüpten çıktığı gibi kullanmıştır. Resmin genelinde prusya mavisi, lacivert, koyu morlar, sarı ve beyaz hakimdir.
   Van Gogh, kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplarda bu resme yalnızca iki kez değinmiştir.
   Van Gogh bu tabloyu ölümünden bir yıl önce resmetmiştir.
   Van Gogh, bu dönemlerde ağır psikolojik bunalım geçiriyordu ve resimdeki dalgalanmalar da onun psikolojik durumunu yansıtıyordu.


     Orjinal Boyutu: 73.7x92.1 cm
     Akım:Ard İzlenimcilik (Post Impressionism)

23 Ocak 2017 Pazartesi

SANATÇILARIN VE SANATÇI ADAYLARININ OKUMASI GEREKEN BİR YAZAR: FERİT EDGÜ




 Bu yazar ile tanışmak için ne yazık ki çok geç kalmışım. Ferit Edgü aslında bir ressam ama yazmayı tercih etmiş bir ressam. Ben "Görsel Yolculuklar" adlı kitabını okumaya başladım, sonra da sırada "Leş" adlı öykü kitabı var. Bugün okuduğum kitabından beğendiğim bazı alıntıları yazmak istedim, okuyunca bu isteğime hak vereceksiniz.

    -Bir seçici kurulda, bir ressamın yapıtlarını savunurken, seçici kurul üyesi bir başka ressam,"Ama bunlar sizin özel düşünceleriniz" dedi. Bir an hiçbir şey anlamadım bu karşılıktan.(Saçmayı algılamak her zaman daha güç gelmiştir bana.) Algıladıktan sonra, şöyle dedim: Doğru. Şimdi de sizin düşüncelerinizi dile getireceğim. Ve beni, kendi düşüncelerimi dile getirmekle suçlayan ressamın ağzından konuşmaya başladım. Zavallı düş yoksunu.

    -Hiçbir sanatçı, hiçbir sanatçıyı aşamaz. Onun yarışı kendi kendisiyledir. Yolunun üstündeki engelleri aşmak. Belki yalnızca bu.

    -"Bir şiiri, bir yazıyı, bir resmi anlamadığınız zaman ne yapıyorsunuz?"
      "Goethe'nin dediğini. Karanlık ve karışık olan benim kafam mı, yoksa sanatçınınki mi, ona bakıyorum."

    -Resim de okunabilir.

    -Boş bir uzam gördüğünde ressamın orayı doldurması gerekir. Boşluğu çizmek istediğinde bile.

    -Resim konusunda;
       1. aşama: Resme bakmak
       2. aşama: Resmi görmek
       3. aşama: Resmi duymak
       4. aşama: Resmi dinlemek
       5. aşama: Resmi okumak
       6. aşama: Resim.

    -Her resim bir kültürü yansıtır. İster istemez. Ressamın içinden çıktığı toplumsal kültür kadar ressamın gönül verdiği kültürü de.

    - Ressam sessiz konuşur.

    -Ressama aşık olabilirsin. Resme aşık olmaya kalkma. O, kendisine veremeyeceğin kadar çok şey ister senden.

22 Ocak 2017 Pazar

NASIL DAHA İYİ ÇİZERİM?

 
Rembrandt'ın fil eskizi


  Öncelikle, size çizgiyi şöyle çekin, dokuyu böyle çalışın diye önerilerde bulunamam. Neticede resim/çizim yapmak içsel bir süreç ve kişinin kendi kendine keşfetmesi gereken bir durum. Benim amacım, çiziminizin nasıl daha etkili görüneceğine dair ve çalışma durumunuza yönelik basit öneriler yapmak.
 
    1. İlk olarak söyleyeceğim şey, her durumda olduğu gibi düzenli ve çok çalışmak gerekiyor. Bunu bana söylediklerinde bende bende inanmadım yada o zamanlardaki tembelliğimden dolayı inanmak istemedim. Ama inanın bana iyi bir çizer/ressam olmak istiyorsanız en önemli şey bu. Mümkünse her gün küçük de olsa bir-iki çizim yapın.

    2. Kendinize inanın! Ben kötü çiziyorum diye düşünüp bırakırsanız, pes etmiş olursunuz. İnatçı olun ve çizmeye devam edin. Çizdikçe kendinizi geliştireceksiniz.

    3. Dozunda olan öneri ve eleştirilere her zaman açık olun. Bunlar sizi çok geliştirecek ama aynı zamanda yorumlarıyla sizi yavaşlatmak isteyen insanlar mutlaka olacaktır. Ben "çabuk çizimini çöpe at" cümlesini bile duydum ve yavaşlamak yerine daha da hızlandım. İnsanlar, nasıl kendimi geliştiririm, nasıl daha iyi çizerim diye düşünüp buna kafa yormak yerine etrafındaki insanları yavaşlatmaya, durdurmaya çalışıyorlar. Bunlara kulaklarınızı tıkayın ve ÇİZMEYE DEVAM EDİN!

    4- Çizim yapmaya nereden ve nasıl başlayacağım diye düşünüyorsanız da bir natürmort kompozisyon (elma,muz,vazo,şişe,saksı...) hazırlayın kendinize ve doğru şekilde kağıda yerleştirmeye çalışın. Natürmort çok çalıştım diyenler de anatomi çalışabilirler. İnsan yada hayvan vücudundaki çoğu kasların ve kemiklerin yerlerini hareketlerini çalışırsanız doğru oran orantıyı yakalarsınız.

    5- Çizimde/resimde en önemli şey ışık ve gölge. Eğer ışık ve gölgeyi çizimde/resimde doğru yerleştirirseniz mükemmel bir eser ortaya çıkacaktır.

    6- Farklı malzeme ve kağıtları deneyin. Hep aynı malzeme ile çalışmak sizi bir süre sonra monotonluğa sürükler. Bunu önlemek için arada sırada eğlenceli çizimler yapabilirsiniz. Farklı malzemeleri de deneyin. Mesela genellikle karakalem çalışıyorsanız üç-dört günde bir renkli boyaları, renkli kalemleri deneyebilirsiniz. YENİLİKLERE AÇIK OLUN.

     7- Bir diğer önemli şey ise röprodüksiyon çalışmaları yapmak. Sevdiğiniz, ünlü ressamların eserlerini çizmek size çok şey öğretir. Ben çok röprodüksiyon yaptım ve bu alandaki ilerlememi ortaokuldaki resim hocama ve sınıf arkadaşlarıma borçluyum. Sınıf arkadaşlarım hocamızın verdiği çoğu röprodüksiyon resmini bana yaptırırlardı, resmim bu denli geliştiyse temelini onlar oluşturuyor :) Hepsine sevgiler...

14 Ocak 2017 Cumartesi

FOVİZM SANAT AKIMI


Andre Derain


 Fransa'da ressam Henri Matisse tarafından geliştirilen bir sanat akımıdır. Akımın özellikleri;
-Tüpten çıkan renkler direkt çiğ olarak kullanılmıştır ve göze batan renkler tercih edilmiştir
-Özgür kompozisyonlar oluşturulmuştur
-Yüzeysel bir anlatımı vardır
-Çoğunda kontür kullanılmıştır
-Derinliğe önem verilmemiştir
-"Renk için renk" düşüncesi vardır
-Perspektif yoktur
-Modle yoktur
-Resimler iki boyutludur
-Objeler deforme edilebilir
-Resimlerde ışık ve gölge çoğunlukla yoktur
-Düz motifler kullanılmıştır
-Geniş ve kesik fırça darbeleri vardır.

Fovist Ressamlar
Henri Matisse
Andre Derain
Maurice De Vlaminck
Raoul Dufy
Albert Marquet
Othon Friesz
Van Dongen
Georges Rouault


Andre Derain



Henri Matisse



Henri Matisse