Bu Blogda Ara

27 Aralık 2016 Salı

JIM JARMUSCH-PATERSON

  Geçen hafta Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi'nde düzenlenen Palto Film Festivali kapsamında gösterimde olan bir filme gittim; Jim Jarmusch'ın yazıp yönettiği son filmi "Paterson". Başrolde Adam Driver ve Golshifteh Farahani oynuyor.
  Bilet aldım, salona girdim ve filmi izlemeye başladım. Film ile ilgili söyleyebileceğim en önemli şey şu ki; çoğu insanın yaşadığı monotonluk döngüsü ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. Aslında çoğumuz bu döngünün farkında bile değiliz. Belki de Jim Jarmusch bu farkındalığı yaratmak istedi. Pazartesi,Salı,Çarşamba....ve Pazartesi.
  Bu yönetmenin en çok 'Sadece Aşıklar Hayatta Kalır(Only Lovers Left Alive)' filmini severim. Bana göre en özgün filmi budur. Hemde her sahnesinde dekor ve arka plan o kadar iyi düşünülmüştür ki; her karesi usta bir ressamın elinden çıkmış bir tabloya benzer.
  "Paterson"ı da yine severek izledim.

23 Aralık 2016 Cuma

VANİTAS NEDİR? ÖNEMLİ VANİTAS SANATÇILARI KİMLERDİR?


Vanitas kısaca hiçlik, boşluk, kibir anlamlarına gelir. Diğer bir deyişle "memento mori" düşüncesinin diğer bir ifadesi diyebiliriz. 17. yüzyıl başlarında  ortaya çıkan bir natürmort(ölüdoğa) türüdür. Dünyevi her şeyin geçici olduğunu, ölümün kaçınılmazlığını anlatır.

Vanitas resimlerinde kullanılan nesneler;
-kuru kafa
-kum saati
-kadeh
-kılıç
-bardak/sürahi
-sönmüş veya yanan mum
-müzik aletleri
-harita bulunur.

Bu nesnelerden bazılarının anlamları ise şöyledir;
-sönmüş mum:hayatın kısalığı
-yanan mum:İsa'nın karanlığı dağıtan sembolü
-kafa tası:ölüm
-çürümüş meyve:insan bedeninin de bir gün çürüyeceğini simgeler.
-kral tacı:ruhsal boşluk
-kum saati:hayatın hızla akıp geçtiğini, ölümün yaklaştığını simgeler.
-örümcek:narinlik
-sinek:günah
-çiçek buketleri:fanilik
-mısır püskülü:yeniden diriliş, sonsuz hayat
-küre:dünyevi güç
 

Peki en çok bilinen vanitas sanatçıları kimler, şimdi de bunları ele alalım.

-Sebastian Stoskopff





-Harmen Steenwyck



 -Simon Renard de St. Andre




-Pieter Claesz



-Edward Collier




-Carstian Luyckx




-Adriaen Van Utrecht

22 Aralık 2016 Perşembe

RESSAMLARIN HAYATLARINI KONU ALAN BİYOGRAFİK 24 FİLM

-MODIGLIANI (2004)
  Bu filmi ilk sıraya yazmamın nedeni en sevdiğim film olmasıdır. Ressam Modigliani'nin zorlu hayat mücadelesinden bir kesit anlatır.


-KÜÇÜK KÜLLER-LITTLE ASHES (2008)
  Bu film ise tanınmış en ünlü sürrealist ressam Salvador Dali ile şair Federico Garcia Lorca'yı konu almıştır.


-FRIDA (2002)
  Ressam Frida Kahlo'nun hüzün dolu hayat hikayesini anlatmıştır.


- İNCİ KÜPELİ KIZ-GIRL WİTH A PEARL EARRİNG (2003)
  Bu film ise ressam Johannes Vermeer ve onun başyapıtlarından birini konu edinen filmdir. 


-VAN GOGH (1991)



-GOYA'NIN HAYALETLERİ-GOYA'S GHOSTS (2007)



-PİCASSO'YLA YAŞAMAK- SURVIVING PICASSO (1996)



-KLIMT(2006)



-EGON SCHILE(2016)



-REMBRANDT(1936)



-GOYA(1999)





-POLLOCK(2000)
  Film dışavurumcu ressam Jackson Pollock'u anlatmaktadır. 


-ÖLMEYEN İNSANLAR-LUST FOR LIFE(1956)
Bu film ressam Van Gogh'u konu almıştır.



-GECE BEKÇİSİ-NIGHTWATCHING(2007)
  Ressam Rembrandt'ın en ünlü tablolarından birisi olan Gece Bekçisi/Vardiyası'nı konu almıştır.



-AŞK ŞEYTANDIR-LOVE IS DEVIL(1998)
  Film, ressam Francis Bacon'u anlatmaktadır. 



-RENOIR(2013)
  Film, Pierre Auguste Renoir ve hayat hikayesini konu almıştır.



-MR. TURNER(2014)
   Bu film ise J.M.W. Turner'ı anlatmaktadır.



-BÜYÜK GÖZLER-BIG EYES(2014)
  Ressam Margaret Keane ve ilginç hayat hikayesini konu edinmiştir.



-CARAVAGGIO(1986)



-PICASSO'NUN GİZEMİ-THE MYSTERY OF PICASSO (1956)



-EDVARD MUNCH(1974)



-EGON SCHILE EXZESSE(1981)




-GEORGIA O'KEEFFE(2009)




-BASQUIAT(1996)
   Graffiti sanatçısı ve yeni dışavurumcu ressam Jean-Michel Basquiat'ı anlatmaktadır.











  









20 Aralık 2016 Salı

SANAT ALANINDA OKUNMASI GEREKEN TEMEL KİTAPLAR 1

  Bugün sanat alanında okunması gereken temel kitaplardan bahsetmek istiyorum. Bu kitapların ufku genişleten sanat tarihi açısından önemli kitaplar olduğunu düşünüyorum.

  -SANATIN ÖYKÜSÜ-E.H.GOMBRICH
"Sanat diye bir şey yoktur aslında. Sadece sanatçılar vardır." diye başlar kitabına Gombrich. Bu sözü  savunanlar kadar tersi düşüncede olan insanlar da var. Ben ise bunun doğru bir görüş olduğu kanaatindeyim hele ki bir çok şey sanat eseri adıyla anılmaya başlamışken. Neredeyse yere düşen bir kaleme bile bu bir sanat eseridir diyecek duruma geldik.



  -SANATIN İCADI-LARRY SHİNER
Bu kitap ise daha çok sanat tarihçilerinin ilgisini çekecek diye düşünüyorum. Larry Shiner uzun araştırmalar sonucu yazdığı bu kitapta Eski Yunan'dan başlayarak sanatın tarihsel gelişimini ayrıntılı şekilde ifade etmiş. İlerleyen zamanlarda bu kitaptan kısa kısa alıntılar da paylaşacağım.
  -MODERN SANATIN ÖYKÜSÜ-NORBERT LYNTON
Bu kitap için Larry Shiner'ın kitabının daha basit dille yazılmış devamı diyebiliriz. İkisi de belli bir dönemin sanat tarihine yoğunlaşmış.
  Buraya John Berger'ı da eklemek istiyordum ama onu ve kitaplarını ayrı bir yazımda ele almaya karar verdim. Kendisi sanat alanında okuduğum en iyi sanat eleştiri kitaplarının yazarı.

16 Aralık 2016 Cuma

SANAT MI? ZANAAT MI? YOKSA TEKHNE Mİ? ARS MI?

  Eski Yunan'da "sanat" ve "zanaat" şeklinde iki ayrı kavram yer almazken bunun yerine "tekhne" kelimesi kullanılıyordu. Ayrım yapılmaksızın el yapımı olan her şeye tekhne deniyordu ve bu kelime ile ifade edilen her şeyde güzellik ve fayda olmalıydı. Aristoteles'e göre bir tragedya izlerken mutlaka ondan bir şeyler öğrenmeliydin. Roma'da ise bu iki kavram yerine "ars" ifadesi kullanılıyordu.
  18. yy'da ise "güzel sanatlar" kavramı ortaya çıktı. "Şık Sanatlar", "Soylu Sanatlar" yahut "Yüksek Sanatlar" gibi tabirleri geride bırakarak bu kümenin adlandırılması yarışından Fransızca "beaux arts(güzel sanatlar) ifadesi galip çıkmıştır ve bu ifade bir çok farklı dile çevrilmiştir. Bu yıllarda ekonomik sistem değişmeye başladı. Seri üretim ve sanayileşme başladı. Ekonominin bu denli değişmesi de sınıfsal bir değişime sebep oldu. Aristokrasinin çökmeye başlamasıyla birlikte orta sınıf ortaya çıktı. Bu sınıfın oluşması ile de beğeniler değişti. Bu da "sanat" ve "zanaat"ın ayrılmasına sebep oldu. Bu yeni düzene göre sanat eseri denen şey güzel olmalıydı, estetik zevk vermeliydi ve böylece anlaşılıyor ki estetik bu iki kavramın ayrımında önemli rol oynamaktaydı.
  Sanat, içsel ve ruhsal bir durumdur, değişkendir. Kişinin ruh haline göre şekil alır. Zanaat ise kişinin mesleğidir. El alışkanlığı ve metot gerektirir. Sanatçı, diyelim ki ressam, bir resmi bir kere yapar, kendisini tekrar etmez, sürekli yeni eserler üretir. Zanaatçı ise hep aynı şeyi yapar ve satar.
  "Bir tutarlılık portresi çizmektense duygularımın o an ki doruk noktasını hissetmeyi yeğlerim." demiş Picasso. Bu da sanatçının iç sesine kulak verdiğini gösterir. Bu durum da sanatçıyı zanaatçıdan ayırır.
*Sanatın İcadı-Larry Shiner'dan alıntılarla.

13 Aralık 2016 Salı

 Buradaki ilk yazımda bu blogu açma nedenlerimden bahsetmek isterim. Ağırlıklı olarak sanat alanında paylaşımların yapılacağı bir blog olması düşüncesindeyim (resim, tiyatro, müzik,edebiyat, fotoğraf, seramik... bunların hepsi ilgi alanım ve bir nevi mesleğim.) Eğer sanata ilginiz, merakınız varsa takipte kalın...